ZALIMSIN HAYAT!...

Bir gün, "Erzurum’da bir Kur'an kursunda çocuklara cinsel istismar var!" diye bir ihbar geldi. İhbarın ciddiyeti ortadaydı ve konunun hassas araştırılması gerekiyordu. İki hafta kadar olayı araştırdım. Bulunduğum konum ve tepkilerim nedeniyle olayı içerden sordurursam tüm kapıların hiç açılmadan tamamen kapanacağını biliyordum.

 

Meslek büyüğüm M. Sinan Özçaylak'a konuyu açtım. O an yüzünün halini, girdiği şoku kelimelerle izah etmem mümkün değil. Bir gün sonra Sinan Özçaylak ve Orkun Çizmeli valiliğin kapısını aşındırıp olayı doğrulamış ve detaylara ulaşmışlardı. Dosya gizliydi fakat ben bu doğrulama bilgilerinden önce bu istismarcı yaratığın tüm bilgilerine ulaşmıştım. Bunu da Sinan abilerdeki bilgilerle birleştirip haberi onun öncülüğünde yapmıştık.

 

Tâbi sonradan ulusal basından birçok güzel insan, bir çok STK ve haber kanalı, bu utanç verici olayı ülke gündemine taşıyarak ses oldular. Biz de bu arada boş durmadık. Sürekli mücadele içinde çabalayarak her geçen gün biraz daha fazla detaya ulaştık. Derken, farklı istismar ihbarları da gelmeye başladı.

 

Bu haberi yaparken o kadar ince bir çizgide yürüdük ki, bir tarafta mağdur çocuklar ve aileleri, diğer tarafta dini hassasiyetler.. İnsanların mukaddesatını incitmeden sağlıklı bir şekilde sonuca varmak için çok mücadele ettik.

 

Tüm bu gelişmelerin sonunda bahsi geçen istismarcı yaratık 119 yıl ceza aldı(bu ceza üst mahkeme tarafından bozuldu). Aynı çocuklara şiddet uyguladığı iddia edilen yurt müdürü ve hizmetli de, eğer suçluysalar en ağır şekilde cezalandırılsınlar diye elimizden geleni yaptık. Davayı takip edenler; süreci, olayları ve şu an yapılmak isteneni de bilir.

 

Velhasıl bu haberlerden sonra (ki bir çoğu ispat edilmiş suçlardır) İl Müftüsü dahil kim var kim yok görevden alınır ve gereği yapılır diye düşündük. Yönetenlerin alnı secde görüyor ya, Hani Ömer'in adaleti diye bas bas bağırıyorlar ya aksini düşünmek bile istemedik.

 

Önce, "Palandöken müftüsü görevden alındı!" diye haber geldi. Tâbi her ne kadar iyi niyetimizi koruyarak adaletli olacaklarını düşünmek istesekte, açıkçası ben bu gelişmeye pek inanmadım. "Elbette sağlam akrabaları var, öyle kolay görevden almazlar." dedim. Nitekim öyle de oldu. Adam Ankara’ya müftü yardımcısı olmuş! ZALMSIN HAYAT!.. Bunu gündeme getiren Gazeteci Mustafa Hoş'a troller demediklerini bırakmadı. Zaman her şeyin ilacı ya, zamanla Mustafa abinin doğru söylediği anlaşıldı.

 

Bu sabah bi kararname okudum. Erzurum müftüsü de Malatya’ya atanmış. Biz bu şahsın görevden alınacağını, hatta ve hatta kusuru varsa ki kendisi müftü olarak tam yetkili olduğu halde gerekli denetlemeleri yapmadığı için cezalandırılacağını düşünürken, ödül gibi tayin almış. Bir daha diyorum, ZALIMSIN HAYAT!..

 

Şimdi burada söylenecek çok şey var. Bu devran böyle gitmez beyler. Herkesi susturur, her şeyi bastırırız sanıyorsanız yanılıyorsunuz. "Nasılsa bu millet bunu da unutur." diye bir düşünce içindeyseniz, ahmaklığın iradenizi teslim aldığını düşünürüm. Hiç kimse, yapılan hiçbir şeyi unutmadı. Tarihin hafızası olduğunu unutuyorsunuz. Öyle dediğiniz gibi, parayla baskıyla sustururuz sanıyorsanız onu da geçin. Hesap günü geldiğinde, hukukun ve demokrasinin teminatı olan bağımsız yargı zuhur ettiğinde, yaptığınız her şeyin hesabını adil bir şekilde vereceksiniz.

 

Her şeyi geçtim, sabah akşam ismini kullandığınız Allah var ya, bu günahlarda payınız varsa, öyle bir belanızı verecek ki, "Keşke zaman geri dönse, keşke yapmasaydık, keşke göz yumup, keşke susmasaydık." diyeceksiniz.

 

Yazıma bir Peygamber nasihatı ile son vereyim. “Keşke diyen ziyandadır.”

 

Ziyandasınız….

 

Bilgiyle kalın…