Vefa mı?

Uzun yıllardır siyasetin içindeyim. Gerek gazeteci kimliğim ve gerekse siyasette yönetim kadrolarına danışmanlık yaparken doğru bildiğim yoldan şaşmadım. El etek öpmedim ama asla da 'Vefasız' olmadım.

Eskiden, “Vefa” benim için çok anlam ifade ederdi. Doğup büyüdüğüm kültürde, büyüğe saygı kadar vefalı olmayı da öğrettiler bize. Mayamıza işlenmiş ya, öyle kolay kolay çıkmıyor. Lakin siyaset içinde geçen yıllarımda gördümki, vefa gerçekten de İstanbul'da eski bir semt adından başka bir anlam taşımıyormuş.

Çok kişi tanıdım bu süreçte. Kimi geldi adamlığı ile yürek fethetti, kimi de yaptığı saçmalıklarla yaka silktirdi. Hele ki seçim zamanları bunların ayyuka çıktığı zamanlar oluyor. Herkes bir yere gelme telaşı ile kapıları arşınlarken atmadıkları takla kalmıyor. Kendilerini öyle bir kaybediyorlarki, görüp görebileceğiniz en âlâ sihirbazlığı bu dönem görmeniz kaçınılmazdır. Tanıdığınızı sandığınız birileri bir bakıyorsun ki bambaşka birine dönüşmüş. Öyle de profesyoneller kendileri.

Bunun yanında, adamlığın hakkını veren kişilerde yok değil tabi ki. Onların adını çoğu zaman sadece vatandaşın dertlerini dile getirirken ve ülke için çırpınırken duyarsınız. Hakkın, hukukun, adaletin yanında olurlar. Koltuk ve rant uğruna, yanlışa göz yumarak susmazlar. Birilerine, “Eyvallah!” çekecek kuyruk acıları da yoktur. Bir şeyleri yapamayacaklarını anladıklarında onurluca siyasetten çekilmesini de bilirler.

Geldik yine bir seçime. Uzun zamandır sosyal medya da ve basında sık sık aday olan siyasileri görüyoruz. Kimi gerçekten halk için halkın yanında dururken, kimileri de seçim sonrası bir daha ulaşılamayacak isimler olacaklar. Hiç şaşmaz bu; yoğurt mayası ile peynir yapmaya çalışırsanız illa ki yoğurt olacaktır. Herkes kendi mayasında ne varsa onu ortaya koyacak.

Bir de öyle profiller varki, akıllara zarardırlar. Kendileri, daldan dala sekerek bir yere konamazlar. Her dönem farklı bir parti çatısına sığınır, istedikleri olmayınca da feryat figan bağırıp gürültü çıkarmaktan başka bir şey yapmazlar. Sonra da oradan ayrılır başka bir yere giderler. Ne yaptıkları belli değildir. Menfaat varsa varlar, menfaat yoksa yoklar. Böyleleri anca laf yapar, icraatları yoktur. Siyaset tarihimizde bunlara sık rastlanmıştır ve isimlerini fırıldaklıkları dışında hatırlamayız.

Bu seçime katılan partilerin aday listelerini de gayet iyi bilen biriyim. Birçoğunu da yakından tanırım. Ne yazık ki, gerçekten aday listelerinde olması gerekenler ya listeye alınmadı, ya da listelerde seçilmez yerlere atıldı. Bu konuda seçimden sonra genel merkezlerin kendilerini sorgulamaları gerektiğine inanıyorum.

Dediğim gibi ben gazeteciyim. Emekle yoğrulmuş bir meslek geçmişim var. Tırnaklarımla kazıyarak buraya geldim! Kimsenin kalemi olmadım. Neye inandıysam, doğru olan neyse onu yazdım ve bağırdım. Kimsenin emri ile de oturup kalkmadım. Vefa duyduğum büyüklerim olmuştur. Onların yanında saygımı hep korudum. Vefa kadar saygı da benim kültürümün bir ahlaki değeridir böyle yetiştim. Yaşı benden büyük olanlara saygıyla eğildiysem eğer yaşlarına hürmettendir. Kimse bunu kendinden bilmesin.

Ömrüm yettiği kadar, dün ve bugün olduğu gibi yarın da halkın, doğrunun ve haklının sesi olacağımdan kimsenin şüphesi olmasın. Yeni bir süreç geliyor artık. Ülkece hepimiz seçime odaklandık. Seçimden sonra görevler belli olsun yine kalemimle haklının yanında, haksızın ve arsızın karşısında olacağım. Hep doğru, hep onurluca..

Vefa mı? O da sadece hak edene!..

Bilgiyle kalın...