AKP devrinin bittiğinin resmi

Dün gece Halk TV ekranlarında, “Şule Aydın ile Kayda Geçsin” isimli programda Gazeteci Murat Ağırel öyle bir dosya açtı ki, bu sayede bugüne kadar bilmediğimiz ve kanser hastası vatandaşlarımızın hayatlarını hiçe sayan bir şekilde işlenmiş bir takım olayları ortaya döktü.

Murat Ağırel’in iddiaları, devlet hastanelerinde lösemi (kan kanseri yada diğer adıyla kemik iliği kanseri) tedavisi gören hastalara verilmiş bir ilacın sahte olduğu önünde. Bununla ilgili hazırladığı ve biriktirdiği dosyaların kalınlığına bakarsak eğer olayın büyüklüğü ve ağının ne denli geniş olduğunu da görebiliyoruz.

Olayı kısaca paylaşayım. Bu skandal; SGK, ilaç firmaları ve İbni Sina Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi Müdürlüğü üçgeninde gelişiyor. Lösemi hastalığının son evresinde direnç arttırmak için kullanılan ve yurtdışından temin edilen İclusig adında bir ilaç varmış. Bu ilacın üreticisi olan şirketi, TAKEDA isimli Japonyalı bir ilaç firması satın alıyor. Aslında bu ilacın Türkiye distribütörlüğünü yapan GEN isimli bir şirket var ama SGK, bu yetkili şirketten almak yerine birkaç ilaç firmasından teklif almış ve inceleme yapmadan, belgesiz ve denetimsiz bir şekilde milyonlarca Euro karşılığında bu şirketlerden birinden satın almış. Bu arada bu alımı sadece SGK değil, Türkiye Eczacılar Birliği de yapmış. Olayın vahametine bakar mısınız?

İlaçlar alınıyor ve hastanelere gidiyor. Yetkili bir kişi bu ilaçlardan şüpheleniyor. İlaçların sahte olabileceği konusunda ilacın resmi yetkili firması ile irtibata geçiyor. Yazışmalar, fotoğraflar derken, ilaçların seri numaraları inceleniyor ve alınan ilaçların sahte olduğu ortaya çıkıyor. SGK’ya bildiriliyor fakat SGK yetkilileri kendilerine iletilen sahte ilaç belgeleriyle hiç ilgilenmiyor. Biraz üstelenince, “Tamam ilaçları biz inceleyelim.” diyorlar ve firmanın ilaçları inceleme isteğine karşılık ilaçları vermiyorlar.

İnanın bu kadarını bile sinirlerim tepemde yazdım durdum. Olay bundan sonra başlıyor aslında ama tek tek yazamayacağım. Olaylar silsilesi öyle böyle bir şey değil. Haberi Murat Ağırel imzasıyla gerek youtube, gerekse medyada bulabilirsiniz.

Sadece şunu diyeyim ki bu olayı ortaya çıkartan SGK yetkilileri değil. SGK’nın ilaçları satın aldığı firmalar o kadar ileri gidiyor ki, ilaçları Dünya geneline pazarlamaya çalışıyorlar. İsviçre İlaç Denetleme Kurumu gelen ihbarlar sonucu ilacı inceliyor ve ilacın etken maddesinin parasetamol olduğunu yani ağrı kesici olduğunu tespit ediyor. Türk makamlara bildiriliyor ama tık yok. Bir dolu şey sonunda İbni Sina Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi Müdürlüğü ilaçları sözde inceliyor ve gerçek raporu veriyor. Hey gidi hey!.. Bu kez de Japon şirket devreye giriyor. Uyarılar, yazışmalar şu bu derken olay uluslararası hale geliyor ve sonunda bakanlığın bir müfettişinin incelemeleri ile olay ortaya çıkartılıyor.

Bakın size olayı sadece birkaç başlık ile kısaca anlattım. Bu olay öyle kısa ve küçük bir olay değildir. Devletin kasasından, milletin parası olan milyonlarca Euro ödenerek alınan ve hastalara dirhem faydası olmayacak bu ilaçların alınışı ve alınan firmaların bağlantıları bu olayın en önemli yeridir.  Bu Japonlar ve İsviçreliler bu kadar üstüne gitmese kimsenin elini kaldıracağı ve bu olayın üstüne gideceği yokmuş. Bir dolu araştırma vs derken ilaçları dağıtanın RAD Ecza Deposu isimli firma ile birkaç isim olduğunun kaynadığı da yine bu Japon TADEKA firması.

Hadi her şeyi geçtim. Sizin hiç mi kanser hastası bir yakınınız, ananız, babanız, eşiniz, evladınız, dostunuz, arkadaşınız yok? Sizin çevrenizde, bedeni kanser illeti ile eriyip yok olurken hastane hastane dolaşıp derdine derman arayan bir kanser tanıdığınız da mı yok? İnsanlar son bir yaşama umudu ile bu ilaçlara sarılıyor. İnsanların yaşama umudu olan bir ilacın, bir kanser ilacının sahtesini satmak nasıl bir alçaklıktır?

Utanın be utanın!. Yüreğinizde, utanma duygusu denilen şeyden bir gram bile varsa eğer, o var olan kadar utansanız yeter. Hasta ve şifa bekleyen sağlığıyla ne kadar hayasızca oynanmış yazıklar olsun!..

Sözde kanser ilacı olarak satılan ama içeriği ağrı kesici olan bir ilaç ile milyonlarca kanser hastası ölüme gönderiliyor. Hem de devletin kurumu SGK aracılığıyla bunu yapıyorlar. Gözü paradan başka bir şey görmeyen birileri, sırf para hırsı ile bu namussuzluğu yapıyor. Başka birileri de buna susuyor ve göz yumuyor. Bunun adı nedir biliyor musunuz? Alçaklıktır, namussuzluktur. Sahte ilaçlar ile insanların tedavisine engel olarak ölüme gönderilmesinin adı da cinayete teşebbüsten başka bir şey olamaz.

Yıllardır birilerinin yaptıklarına utanmaktan bıktık usandık. Bizim gibi duyarlı insanların artık üzülmeye ve utanmaya mecali kalmadı. AKP iktidarı artık ülkenin yönetiminde, sistemin işleyişinde ve denetleme mekanizmasında ki tüm işlevlerini yitirmiş durumdadır. Birkaç insanın duyarlılığı ve dikkati ile bir şeylerin bulunması ve ortaya dökülmesi yetti artık.

Liyakatsiz bir şekilde göreve getirilen bilgisiz ve beceriksiz insanların yönetiminden ne beklenir ki? Bilgisizlik, beraberinde denetimsizlik getirdi. Bu ülkenin birçok kurumunda, görev ehliyeti ve eğitimi olmayanlar torpille önemli görevlere getirildi. Bol maaş ve yetki verildi. İmza atmaktan ve yakınlarını işe yerleştirmekten başka bir şey bilmeyenler; makamlarında ki koltuklarını kaybetmemek için, işlenen suçlara üç maymunu oynamaktan ve yalakalıktan başka ne yaptılar?

Bu ülkede adalet bittiği gün her şey bitti. Adalet bitmemiş olsaydı eğer, kimse bunları yapabilecek cesarette olamazdı. Her yer suç mahalli oldu. Ülke sınırları içinde gazın bulunduğuna daha şahit olmadık ama elimizi nereye atsak bir hukuksuzluk, bir insanlık dramı, bir aymazlık fışkırıyor. Nereye elimizi atsak oradan petrol değil, gaz değil çürümüşlük ve kokuşmuşluk fışkırıyor. Tüm bunlar, sandıklar kurulmadan AKP devrinin bittiğinin resmidir.

Bilgiyle kalın...