Kâğıt üstünde destek çok, Erzurum’a sahip çıkan yok
Türkiye’de bölgesel kalkınma hedefiyle hayata geçirilen yatırım teşvik sistemleri, kâğıt üzerinde son derece etkileyici. 5. ve 6. Bölge destekleriyle, dezavantajlı illerde yatırım cazibesinin artması bekleniyor. Fakat mesele sadece sistem kurmak değil, onu doğru işletebilmek. Erzurum tam da bu noktada sessiz bir çığlık atıyor: “Teşvik var ama yatırım yok.”
Erzurum, yatırım teşvik sisteminde 5. Bölge kapsamında. Şehrin bazı ilçeleri – Horasan, Hınıs, Şenkaya, Çat, Tekman, Köprüköy, Karaçoban ve Karayazı – ile OSB’lerde yapılacak yatırımlar ise 6. Bölge avantajlarından yararlanabiliyor. Vergi indirimlerinden SGK desteklerine, faiz sübvansiyonlarından yatırım yeri tahsisine kadar pek çok kalemde ciddi ayrıcalıklar sunuluyor. Ancak OSB’lerde hâlâ boş kalan parseller, bu teşviklerin sahada yeterince karşılık bulamadığını gösteriyor.
Devletin sunduğu avantajların yatırımcıya ulaşması için köprü görevini üstlenmesi gereken kalkınma ajanslarının rolü burada çok kritik. KUDAKA (Kuzeydoğu Anadolu Kalkınma Ajansı), Erzurum’un gelişiminde asli bir sorumluluk taşıyor. Ancak kaynakları sınırlı, etkisi sınırlı, eli kolu bağlı. Eğer gerçekten Erzurum’un kalkınmasını istiyorsak, KUDAKA’ya doğrudan ve ciddi bir kaynak aktarımı yapılmalı. Bu kaynak, sahaya inecek yatırımcıya yönlendirilmeli; proje bazlı değil, stratejik ve sürdürülebilir desteklerle şehrin kaderi değiştirilmelidir.
Bugün Erzurum, 6. Bölge teşviklerine sahip bazı ilçelerine ve OSB avantajlarına rağmen hâlâ yeterli yatırımı çekemiyor. Çünkü şehirde bir sahiplenme duygusu yok. Ne Ankara’da, ne de yerelde güçlü bir Erzurum lobisi var. Teşvikler var ama takibi yok. Plan var ama uygulama zayıf. Yatırımcının elinden tutan, önünü açan, rehberlik eden mekanizmalar eksik. Erzurum’un en büyük sorunlarından biri de bu: Sahipsizlik.
Verilere göre Erzurum’un bölgesel teşviklerden aldığı yatırım payı yalnızca %13,43. Bu oran, potansiyeli yüksek bir şehir için hayal kırıklığıdır. Erzurum’un sadece bazı ilçeleriyle değil, tümüyle ayağa kaldırılması için topyekûn bir irade şarttır. Bürokratik hantallık azaltılmalı, altyapı eksiklikleri giderilmeli, yerel yönetimler ve kalkınma ajansları arasında daha dinamik bir koordinasyon kurulmalıdır.
Erzurum, tarih boyunca doğunun kalesi olmuş bir şehir. Bugünse ekonomik kalkınma açısından yalnız bırakılmış bir kale görünümünde. Oysa ki bu şehir, fırsat verildiğinde sadece doğuyu değil, tüm Türkiye’yi besleyebilecek bir güçtür.
Teşviklerin ruhu kâğıtta değil, sahada hayat bulmalı. KUDAKA’ya aktarılan kaynak, bu şehirde yeni fabrikalar, istihdam kapıları ve gelecek umudu olarak geri dönmeli.
Unutmayalım: Erzurum’un teşvikten çok daha fazlasına ihtiyacı var; sahipsiz bırakılmamaya…
Bilgiyle kalın…