Beşar Esad Gitti: Rejimin Sonu ve Perde Arkasındaki Muamma
Tarihler 2024’ü gösterirken, Ortadoğu’nun kronik krizlerinden biri olan Suriye’de tarihin akışı yeniden değişiyor. Beşar Esad’ın iktidardan ayrılmasıyla birlikte, dünya medyasının gözleri bu coğrafyaya çevrilmiş durumda. Fakat işin perde arkasında, yalnızca Esad’ın gidişiyle sınırlı olmayan bir siyasi satranç oynanıyor. Şimdi sorulması gereken asıl soru şu: Bu rejimin yıkılmasının ardındaki aktörler kimler ve sonrası için hangi senaryolar devrede?
Esad’sız Suriye: Yıkılan bir rejim, doğan bir kaos
Beşar Esad’ın devrilişiyle birlikte Suriye rejimi kaosa sürüklendi. Ancak mesele, sadece Esad’ın gitmesi değil. Şam’dan Halep’e uzanan karmaşa, uluslararası çıkar çatışmalarının kesişme noktasına dönüşmüş durumda. İran’dan Rusya’ya, ABD’den Türkiye’ye kadar birçok aktör, oluşan boşluğu doldurmak için harekete geçmiş görünüyor.
Fakat asıl meseleye dikkat: Kimse bu rejimin yerine neyin geçeceği konusunda net bir plan sunmuş değil. Öyle ki, bu durum bölgede yeni bir Afganistan senaryosuna mı yol açacak sorusunu akıllara getiriyor.
Perde arkasında kim var?
1. İran’ın Hesapları: Esad’ın gidişiyle en büyük darbeyi alanlardan biri Tahran oldu. İran, Suriye’yi Ortadoğu’daki stratejik yayılmacılığının kilit taşı olarak görüyordu. Şimdi bu taş yerinden oynadı. Ancak asıl tehlike, İran’ın Esad sonrası bir vekil güç aracılığıyla kaosu sürdürme potansiyeli.
2. Rusya’nın Dengesi: Moskova için Suriye, Akdeniz’e açılan kapıydı. Şimdi Esad sonrası dönemde Rusya’nın bu bölgedeki askeri varlığı ve çıkarlarını koruyup koruyamayacağı belirsiz.
3. Batı’nın Çıkmazı: ABD ve müttefikleri için Esad’ın devrilmesi bir zafer gibi görünse de, Irak ve Libya tecrübeleri, Suriye’de daha temkinli olmalarını gerektiriyor. Batı, rejim sonrası bir boşluğun terör örgütlerine altın fırsat sunacağının farkında.
Suriye halkının unutulan gerçeği
Bugün herkes Esad’ın gidişiyle rejimin son bulmasını konuşuyor. Fakat hiçbir uluslararası aktör, Suriye halkının on yıldır süren savaşın yorgunluğunu ve travmasını nasıl atlatacağına dair bir plan sunmuyor. Bombaların altında büyüyen bir nesil, savaştan yorgun düşmüş bir toplum ve derinleşen insani kriz…
Unutulan gerçek şu ki: Bir liderin gitmesiyle ne geçmişte dökülen kan temizlenir ne de insanların umudu yeniden doğar. Bu süreç, yalnızca halkın iradesiyle şekillenebilir.
Kaos mu, yeniden doğuş mu?
Esad’ın gidişi, Ortadoğu’nun en büyük siyasi dönüşümlerinden birini başlatabilir. Ancak bu dönüşüm, doğru yönetilmezse daha büyük bir kaosa zemin hazırlayabilir. Esad sonrası Suriye, bir yıkım senaryosunun mu yoksa umut vadeden bir yeniden doğuşun mu sahnesi olacak, bunu zaman gösterecek.
Peki, kim kazanacak? Savaşın gölgesinde unutulan halk mı, yoksa büyük güçlerin yeni çıkar oyunları mı? İşte bu soru, Esad sonrası Suriye’nin en büyük muamması olarak karşımızda duruyor.
Bilgiyle kalın…