AJANS DOĞU - Attila İlhan’ın Hangi Batı adlı eseri, Türkiye’nin Batılılaşma serüvenine dair cesur bir analiz sunarak, modernleşme sürecinde yapılan hataları ele alır ve bu konuda bir yol haritası çizer. İlhan, Batı’nın bilimsel ve teknolojik üstünlüğünü teslim etmekle birlikte, bu üstünlüğü eleştirisiz bir şekilde benimsemenin tehlikelerine dikkat çeker. Kitap, hem geçmişe hem de geleceğe ışık tutarak Batı’yı anlamaya ve sorgulamaya yönelik bir rehber niteliğindedir.
Batılılaşma: Taklit mi, sentez mi?
Attila İlhan, Türk modernleşmesinin Batı’nın yüzeysel özelliklerini taklit etmekle sınırlı kaldığını ve bu durumun toplumsal yapıyı zayıflattığını savunur. Batı’nın bilimsel ve teknolojik başarılarından ilham almayı gerekli görürken, bu başarıların doğrudan kopyalanmasının kültürel yozlaşmaya yol açacağını vurgular. Ona göre, modernleşme yerel değerlerle uyum içinde yürütülmeli ve halkın gerçek ihtiyaçlarına cevap vermelidir.
Kültürel emperyalizm ve Aydın-Halk kopukluğu
İlhan, Batılılaşma sürecini eleştirirken, bu sürecin yalnızca bir modernleşme çabası olmadığını, aynı zamanda Batı’nın bir kültürel tahakküm aracı olarak kullanıldığını ifade eder. Türkiye’deki aydınların, Batı’yı anlamadan körü körüne benimsemesi ve halkın kültürel dinamiklerini göz ardı etmesi, toplumda bir kopukluk yaratmıştır. İlhan, aydınların bu tavrını sorgular ve halk ile aydın arasında yeniden bağ kuracak bir anlayışın gerekliliğini savunur.
Modernleşme yerelle başlar
İlhan’a göre, gerçek modernleşme yerelden kopmadan mümkündür. Batı’dan alınan her unsur, kendi kültürel bağlamımıza uygun hale getirilmediği sürece yüzeysel kalmaya mahkûmdur. Türkiye’nin modernleşme sürecinde Tanzimat’tan bu yana yaşadığı sorunları ele alan İlhan, yerel değerlere dayalı bir kalkınma modelinin önemini vurgular. Batı’yı anlamak önemlidir, ancak bu anlama süreci, yerel kültür ve tarih bilinciyle harmanlanmalıdır.
Sanat ve Edebiyat Perspektifinden Batı
Attila İlhan, Batı’nın sanat ve edebiyat alanındaki başarılarına hayranlık duyar. Ancak bu birikimin, yerel sanat anlayışıyla bütünleşmeden, olduğu gibi benimsenmesinin yaratıcı bir kültür üretimini engelleyeceğini belirtir. İlhan, Türk sanat ve edebiyatının Batı’dan ilham alarak kendi özgün yolunu oluşturabileceğine inanır. Bu yaklaşım, modernleşmeyi taklitten çıkararak yaratıcı bir sürece dönüştürme önerisidir.
Batı’yı anlamak, eleştirmek ve yeniden İnşa etmek
Hangi Batı, Batı’yı reddetmeden, ama sorgulamadan da ilerlemenin mümkün olmadığını savunur. İlhan, Batı’dan öğrenilmesi gereken çok şey olduğunu kabul etmekle birlikte, bu öğrenme sürecinin eleştirel bir akılla yapılması gerektiğini ifade eder. Türkiye’nin geleceği için bir yol haritası sunan eser, Doğu ve Batı arasında sıkışmış toplumlar için bir özgürleşme manifestosudur.
Geçmişin kökleriyle geleceği inşa etmek
Attila İlhan, Hangi Batı ile sadece Batı eleştirisi yapmakla kalmaz, aynı zamanda Türk modernleşmesi için bir vizyon sunar. Geçmişin köklerini unutmadan, geleceği anlamaya ve yeniden inşa etmeye yönelik bir çağrı niteliğindeki bu eser, bugün bile Doğu ve Batı arasında sıkışmış toplumlar için bir rehber olmaya devam etmektedir. İlhan’ın vizyonu, Batı’yı anlamanın ve sorgulamanın, özgün bir kimlik inşası için zorunlu olduğunu hatırlatır.
Bilgiyle kalın…