Ülkemizde çokça sahit olmuşsuzdur, Hiç bir vasfı yokken bir makama getirilenlere. Adaleti , liyakati, bir kenara bırakıp enişte kayın ilişkileri sebebi ile önce ufkundan sonra çapından büyük koltuklarda sallanarak keyif çattıklarını. İşte bunlardan çapından büyük koltuklara oturan çapsızlardan çok çekti bu millet. Çekmeye devam edecek. Bazen düşünüyorum bunları buraya oturtran utanma yok sizde de 1 gr olsun akıl yok mu? Ben burada ne yapacağım diye. Neyse işi uzatmadan şu kıssadan hisseyi paylaşayım.
İbrikçi Başı...
Osmanlı'da tuvaletlerde kullanılması amacıyla taşıma su için ibrik (sürahi gibi kulplu kap) ler bulunurmuş. Bu hizmetle görevlendirilen memurlara ise İbrikçi Başı denirmiş. Günlük mesaisine başlayan İbrikçi Başı ibrikleri doldurduktan sonra iskemlesine kurulmuş ve tuvalete, "ihtiyaç gidermeye" gelenlere başlamış talimat yağdırmaya:
"En soldaki ibriği al."
Veya
"Ortadaki ibriği al."
Ya da
- Sağdan ikinci ibriği al.
Birgün, adamın biri çok sıkışmış ve İbrikçi Başına
-Niçin kolay ve önde olanı almama müsade etmiyorsun?
Diye çıkışmış
İbrikçi Başı ise birden ciddileşip ve gerilerek:
-Ben burada 'eşşek başı' mıyım? Benim de vatandaşa emretme yetkim var...
Tartışma uzayınca ishal olan zat tutturamamış...
Bu örnek kamuda çalışıp kamunun gerçek sahibi olan vatandaşlara veya kurum çalışanlarına problem çıkaran kişiler için kullanılmıştır. Maalesef geçen yıllar içerisinde İbrikçi Başlarının sayısı hızla artmıştır. Selamolsun İbrikçilere…