Hangi yüzle oy isteyeceksiniz?..

Zaman öyle bir zaman ki ne merhamet kalmış insanlarda ne de acıma duygusu. Şu ülkede kahırlanmadan yaşadığım bir gün yok gibi artık.

Günlerdir yine yollardayım. Köy, kasaba, şehir demeden sürekli dolaşıyor ve halkın sesini duyup ses olmaya çalışıyorum. Nereye giderseniz gidin hep aynı serzenişler var. Yokluk ve yoksulluk halkın canına tak etmiş ve çaresizlik inanılmaz boyutta. Bazılarını haberlerimizde yayınladım. Peki ya yayınlamadıklarım? Çaresizlikten bir çıkar yol bulmak için yalvarır gibi bakan gözlerin acısını yazacak ne kelime var ne de kalem.

İktidar sahipleri ne kadar utandı bilmiyorum ama artık çocuklara anne ve babaları tarafından karne hediyesi olarak “Et” alınıyor. Yeni Türkiye de geldiğimiz noktayı görebiliyor musunuz? Hani iktidara geldiğinizde aç uyuyan çocuk olmayacaktı? Yüzünüz, hep şatafat içindeki bir küçük güruhta. Görmek istemediğiniz diğer tarafta da artık tok uyuyan çocuk yok. AKP iktidarının kalkınma vaatleri ile geldi noktadaki en büyük özet;  annesinin kendisine karne hediyesi olarak “Et” aldığını söyleyen çocuktur.

Bunun siyaset yapmakla yaftalanacak bir tarafı yok. Temel tüketim maddelerinin ulaşılmaz olduğu bir zamanın nesini yazmak siyaset olacak kadar değersiz olabilir ki? Birilerinin çocukları altın varaklı bardaklarda süt içmeyi, önündeki pirzolaları yemeyi reddedip paranın getirdiği her türlü şımarıklığı yaparken, vatandaşın çocuğu sütün ve etin tadını bilmiyor ve bu artık öyle bir yoksulluk ki “Et” artık sadece karne hediyesi olabiliyor.

Eski Türkiye’yi mumla aramaya başladık. Tepeden tırnağa bitik bir ülke var artık. Geçen gün yine mültecilerin açtığı bir işletmede çıkan olayda başka mültecilerin palalarla saldırdığı görüntüleri izledim. Sahipsiz bir ülke gibiyiz. Kayıtsız mültecilerin cirit attığı ve sürekli olay çıkardığı bir toplumda can güvenliğimiz yok artık. Her gün kadın cinayeti, intihar ve cinnet haberleri ajanslara düşüyor. Toplumsal olarak travmalarımız artık hastalık durumuna döndü.

Birkaç gün önce Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım bir etkinliğe katılmak için Erzurum’a gelmiş. Etkinlikten sonra, bir grup eşliğinde bir mağazaya gitmişler. Soluna Erzurum Valisi Okay Memiş, sağına AKP Erzurum İl Başkanı Mehmet Emin Öz ve karşısına da resmi üniformasıyla Jandarma Komutanını alıp bir de gayet rahat bir şekilde yayılarak tespih çeviriyor.  Hepsi de el pençe durup Erkam Yıldırımın ağzından çıkacak söze bakıyor haldeler. Bu fotoğrafı gördük ya, yine birilerinin adına biz mi utanmalıyız?

Erkam Yıldırım’ın tek sıfatı eski bir başbakanın oğlu olmaktır. Kendisi hangi sıfatla koskoca Türkiye Cumhuriyetinin valisi ve komutanını ayağına kadar getirip, bir de karşılarında yayılarak oturabilme cüretini buluyor?  Peki, Vali ve Komutan; Erkam Yıldırım’a eşlik ederken, karşılarında kendilerini hiçe sayan o tavır ve oturuştan hiç mi rahatsızlık duymadılar? Hiç mi bulundukları makamların değerini küçülttüklerini görmediler? Bilmeliler ki, o üniforma ve o makam Türkiye Cumhuriyetini temsil eden değerlerdir ve kimsenin karşısında böyle küçük düşürülecek kadar da değersiz olamaz! Parti devletinin ne olduğunu görmek istiyorsanız bu fotoğrafa iyi bakın, çünkü parti devleti işte bu fotoğraftır!

Seçim zamanı vatandaşın kapısını çalmaya gidecek olan AKP’liler bunu hangi yüzle yapacaklar acaba? Vatandaşa neyi savunarak oy isteyecekler? Yandaş holdinglerin ve partililerin nasıl köşeyi döndüğünü mü? İktidar sahiplerinin ne kadar lüks içinde yaşadıklarını mı? Yoksa parti devletinde makamlarımızın ne denli küçük düşürüldüğünü mü?

Devletin tüm kurumları ve makamları savruk bir şekilde kullanıyor ve vatandaş aç perişan bir halde yaşıyorken, sahi siz hangi yüzle oy isteyeceksiniz?

Yazıma başladığım zaman, Erzurum Valisinin katıldığı bir törende kendisini linç ettiğimizi söylediği bir video geldi karşıma. Kendisini, “Saniyelik bir fotoğraf karesi üstünden linç etmişiz” öyle diyor. O saniyelik dediği fotoğraf karesi de Binali Yıldırım’ın oğlu ile olan fotoğrafı.

Sayın Vali, her fotoğraf karesi saniyeliktir velhasıl o karenin olduğu ortam saniyelik değil. Sizler bulunduğunuz makamın farkında değilseniz farkına varın. O makamda olmamış olsaydınız ne yaparsanız yapın kimsenin umurunda olmazdı. Fakat bulunduğunuz makam adına yanlış yapma lüksünüz yok.

Bize gazetecilik dersi vermeye kalkmayın. Biz işimizi hakkıyla, ahlakıyla ve adilce yapan basın emekçileriyiz ve o fotoğrafı eleştirme hakkı olan vatandaşız. Sizler de 30 yıllık meslekte olmuş olmanızın deneyimiyle makamınızın hakkını verin yeter.

Bilgiyle kalın...