BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ

Bizim masalımız evvel zaman değil, kalburda samanın kalmadığı yakın zaman içinde, coğrafi olarak ortalarda bir yerde kalmış nerede olduğu rivayetlerle anılan bir ülkede geçiyor. Bu ülke hiçbir zaman bir masal diyarı değilmiş ama halkı masallara pek bir inanırmış. Masallara inanmışlıkları hep başlarına dert olacakmış bilememişler.

Yıllar önce bu ülkede bir iç karışıklık çıkmış ve bu karışıklıkta çokça zarar görmüşler. Çocukları bu olaylardan etkilenmesin ve bir disiplin içine girsinler diye de akşamları bütün çocukları toplayıp masallar anlatmışlar. Çocuklar bayılıyormuş bu masalları dinlemeye ve gün gelmiş masal dinleyerek uyumayı seven bu çocuklar büyümüş, kocaman olmuş ama masalları dinleyerek uyuma huylarından hiç vazgeçmemişler. Bu onlara hep mutluluk verir olmuş. Bu sayede bir dolu masalcı türemiş ortalıkta. Ülke artık masalcılar ülkesi olmuş çıkmış. 

Bu masalcılar şehirlerin meydanlarına çıkıp, süslü ve tatlı masallar anlatmaya başlamışlar. Halk öyle beğenmiş ki anlatılanları, onlar alkışladıkça masalcılar masallarda ki olayların dozunu yükselmiş. Masallar ki ne masallar hem de offf.. Anlatılanlar öyle tatlı ki. Dinle dinle doyamazsın, dinle dinle uyu yani o derece etkili ve uyku tesiri yüksek. Dinleyenler derin uykuya dalmış gidiyorlarmış. Bir uyumayan masalcılar tabi. Masalcılar zamanla artık sofrada ki ekmekle doyamadıklarını fark edip insanların hayallerini çalarak beslenmeye başlamışlar. Bu hayaller öyle tatlıymış ki halk uyudukça masalcılar onların çalabildikleri tüm hayallerini çalıp yemişler. 

Gün gelmiş ülke de bir hoşnutsuzluk başlamış. Hayalleri gidenler homurdanmaya başlamış ve masalcıları suçlamışlar. Hayallerini kaybetmenin sebebinin kötü masal anlatılması olduğunu söylemişler. Halk toplanmış ve bunu yenmenin tek yolunun da en iyi masalı anlatanı kral seçmek olduğuna karar vermişler. Bir yarışma düzenlenmiş ve masalcılar çıkmış hünerlerini sergilemeye başlamışlar. Yarışmayı kazanan masalcıyı kral yapmışlar. 

Kral olan masalcı öyle bir mutlu olmuş ki anlattıklarının coşkusu yükselmiş, o coşku yükseldikçe halk uyumuş, uyudukça hayalleri çalınmaya devam edilmiş. Halk artık masalla gerçeği ayırt edemeyecek hale gelmiş. Hatta öyle ki masalların etkisiyle ekonomiyi şahlanmış, ülkeyi süper güç, ülke idaresindekileri de kurtarıcı sanmaya başlamışlar. Her seferinde bu tatlı uyku sürsün diye de bu kralı yeniden seçmişler. 

Masal bu ya, Kral Masalcı ve etrafına topladığı diğer masalcılar çaldıkları hayallerle öyle büyümüşler ki, gün gelmiş artık hayalleri kalmamış olan halk, yokluk içinde çırpınmaya başlamışlar. Uyku tesiri yüksek masallar zamanla kâbus görmeye başlamalarına sebep olmuş. Kâbuslar da gerçek oldukça kıyafetleri dökülmeye başlamış, ekmek bulamaz hale gelmişler. Homurtular yükselmeye başlayınca kral ve diğer masalcılar çok öfkelenmiş. Kendisine ses yükseltenleri alıp kuyulara atmış. Kuyulara atılan halkın sayısı çoğaldıkça sesleri daha çok yükselmeye başlamış. Masalcı Kral masallarına yeni masallar eklemiş ama ne yaparsa yapsın artık halkın çoğunun uyumadığını fark etmiş ve bundan korkmaya başlamış. Öfkeyle, “En ufak bir ses çıkartanı yakarım” demiş. Halkın bir kısmı korkmuş susmuş ama korkusuz olanlar hiç taviz vermemişler.

Korkusuzlar ile Masalcı Kralın bu kavgası uzun bir süre böyle devam etmiş. Tüm bunlar olurken, korkusuzların sesi gerçekleri haykırmaya devam etmiş. Uyurken olan biteni bilmeyen hak bir bakmış ki hayallerinin yanında umutlarını da kaybetmeye başlamışlar. Artık, yeni doğan tüm bebekler hayalsiz ve umutsuz doğmaya başlamışlar ve erkenden büyüyorlarmış. Onlara anlatılan masalların hiçbiri uyutmuyormuş. Hayalsiz ve umutsuz ne karınlar doyuyormuş ne de uyku tutmuyormuş kimseyi. Hayat durma noktasına gelmiş. Ve bu çocuklar kraldan bunları geri almak için söz vermişler. 

Masalımız böyle sürmeye devam etmiş ama henüz bitmemiş. Bitmediği içinde onlar şimdilik muratlarına erememiş, bizde kerevetine çıkamadık. Masalcı Kral ve halkın hikâyesi nasıl bitecek onu da zamanla göreceğiz. 

Tek bildiğimiz şey, korkusuzlar her geçen gün güçlenerek büyümüş, büyüdükçe güçlenmişler ve rivayet şudur ki o ülkede “Sen masal anlat, o uyusun” devrini bitirmişler. 

Bu anlatılan o masalın masalıdır. 

Bir varmış…

Bilgiyle kalın…