ACI VE KAYBINIZ NE KADAR BÜYÜKSE, ARAYIŞINIZ DA O KADAR BÜYÜK OLUR

Bazı acılar vardır; karnınıza sancılar girer, belinizi büker, dik duramazsınız.. Yere çömelir kalırsınız olduğunuz yerde, kımıldayamazsınız.. Kalbinizin üstünde buzdan bir kitle vardır sanki, her kalp atışında kanınızla bütün vücudunuza soğukluk yayılır.. Uyuşur bedeniniz.. Ağlarsınız ama ağladığınızı farketmezsiniz bile.. O kadar yaş süzülür ki gözlerinizden şaşarsınız nasıl bu kadar ağlayabildiğinize.. 

Kahrolmak hayatınızda karşınıza çıkan en kötü durumdur. Bedeninizde yaralar çıkar, kusarsınız, acınızdan yemez içmez olur, hayatı bir rüyaymış, bir kabus gibi yaşarsınız.. Uyanmak için bir yol bulamazsanız yavaş yavaş erirsiniz. Hayatınızın anlamını kaybetmişsinizdir. Her sabah uyanmak için bir neden düşünür bulamaz, evden çıkamaz, yemek yiyemez kimseye bir şey söylemezsiniz..

Ve kimse de sizi anlamaz zaten.. Kahrınız o kadar büyüktür ki sizden kaçmaya çalışırlar. Acınıza tahammül bile edemezler ama siz olayın tam da merkezindesinizdir. Bazı şeyleri sorgulamaya başlarsınız ki, bu acının verdiği bir arayıştır. Sonuçta acı ve kayıp ne kadar büyükse arayışta o kadar büyük olur. Gerçekleri keşfetmeye başlarsınız ama çok geç kalmışsınızdır.. 

Sonra bir sebep çıkar karşınıza, bedeni küçüktür ama varlığı çok büyüktür. Ona sarılırsınız.. O büyüdükçe kahrınız küçülecek umuduyla yaşamaya çalışırsınız ya da onun için yaşamaya…

Hayat, umutsuzluk içinde sizi esir almış olsa da pencereden gelen küçük bir ışık, tüm umudunuzun yeniden yeşermesine sebep olur. Acınız ne kadar büyük olursa olsun, gözünüzü pencereden gelen o küçük ışıktan ayırmayın…

 

Bilgiyle kalın…

Yorum Yaz